Eğitimde Devrim mi, Belirsizlik mi? Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Mercek Altında

Bu yazı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adlı yeni müfredatını mercek altına alıyor. Model, "yetkin ve erdemli insan" yetiştirme hedefiyle ezberci eğitimi sonlandırıp, 12. sınıftan integralin kaldırılması gibi köklü değişiklikler getiriyor. Ancak, yeni müfredatın laiklik ve bilimsellik ilkeleriyle çeliştiği yönündeki eleştiriler ile beceri odaklı felsefesinin LGS ve YKS gibi merkezi sınavlarla olan derin uyumsuzluğu, modelin başarısı önündeki en büyük engeller olarak öne çıkıyor.

HABER

Ozan Ali Arslan

6/30/20252 min read

Eğitimde Yeni Dönem: “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” Devrim mi, Belirsizlik mi?

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından "köklerden geleceğe" sloganıyla duyurulan ve 2024-2025 eğitim-öğretim yılından itibaren kademeli olarak uygulanacak olan "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli," eğitim sisteminde köklü bir dönüşüm vadederken, kamuoyunda hararetli tartışmaları da beraberinde getirdi. Model, sadece ders içeriklerini değil, eğitimin felsefesini de yeniden şekillendirerek "yetkin ve erdemli insan" yetiştirme hedefini merkeze alıyor. Ancak bu yeni yaklaşım, laiklik, bilimsellik ve merkezi sınav sistemiyle uyumu gibi konularda ciddi eleştirilerle karşılaşıyor.

Ezber Bitiyor, Beceriler Ön Planda: Müfredattaki Köklü Değişiklikler

Yeni modelin en somut yansıması ders programlarında görülüyor. Derinlemesine öğrenmeyi sağlamak amacıyla mevcut müfredatın ortalama yüzde 35 oranında seyreltildiği açıklandı. Bu kapsamda en çok tartışılan değişiklik, 12. sınıf matematik programından integral konusunun tamamen çıkarılması oldu. Matematik derslerinde genel olarak işlem ve formül ezberinden uzaklaşılarak matematiksel muhakeme ve problem çözme becerilerine odaklanılacak. Türkçe derslerinde ise geleneksel dil bilgisi öğretimi yerini, kuralların metinler üzerinden sezdirilerek öğretildiği "Dil Yapıları" kavramına bırakıyor. Fen Bilimleri derslerinde deneysel öğrenme ve STEM entegrasyonu ön plana çıkarken, Sosyal Bilgiler derslerinde değerler eğitimi tüm sürecin merkezine yerleştiriliyor.

Sınıfta Roller Değişiyor: Öğretmen "Tasarımcı", Öğrenci "Aktif Katılımcı"

Maarif Modeli, sınıf içindeki geleneksel rolleri de yeniden tanımlıyor. Bu yaklaşıma göre öğrenci, bilgiyi pasif bir şekilde dinleyen değil, proje üreten, tartışan ve yaparak öğrenen aktif bir birey olarak konumlandırılıyor. Değerlendirme sistemi de not odaklı sınavlardan ziyade, öğrenme sürecini destekleyen proje, sunum ve portfolyo gibi araçlarla süreç odaklı bir yapıya kavuşturulacak. Öğretmenin rolü ise bilgiyi aktaran bir kaynak olmaktan çıkıp, öğrenme ortamını tasarlayan, öğrencilere rehberlik eden bir "tasarım uzmanı" olarak belirleniyor. Bakanlık, bu yeni role uyum sağlamaları için yüz binlerce öğretmene kapsamlı hizmet içi eğitimler vermeyi planlıyor.

Laiklik, Sınav Sistemi ve Eşitsizlik: Modelin Üzerindeki Soru İşaretleri

Model, getirdiği yeniliklerin yanı sıra ciddi eleştirilerin de odağında yer alıyor. Pek çok eğitim sendikası ve akademisyen, modelin felsefi altyapısının ruh ve beden bütünlüğü gibi metafizik kavramlara dayanmasını, laik ve bilimsel eğitim ilkesiyle çeliştiğini savunuyor. En büyük endişelerden bir diğeri ise modelin beceri ve süreç odaklı felsefesi ile ülkedeki LGS ve YKS gibi sonuç odaklı merkezi sınav sistemi arasındaki derin uyumsuzluk. Uzmanlar, sınav baskısı devam ettiği sürece okulların modelin hedeflerinden uzaklaşarak test tekniğine odaklanmaya devam edeceğini belirtiyor. Ayrıca modelin çok hızlı ve yeterli paydaş katılımı olmadan hazırlandığı ve okullar arası imkan eşitsizlikleri nedeniyle her yerde aynı kalitede uygulanamayacağı yönünde ciddi kaygılar bulunuyor.

Modelin kağıt üzerinde sunduğu modern vizyonun gerçeğe dönüşmesi, merkezi sınavların yeni felsefeyle uyumlu hale getirilmesine, öğretmenlerin sürece tam olarak dahil edilmesine ve okullar arası imkan farklılıklarının giderilmesine bağlı. Bu kritik koşullar sağlanamazsa, modelin uygulamaya geçmeden eskiyen bir reform girişimi olarak kalma riski bulunuyor.